Normale dönmenin yolu travmayı kabullenmekten geçer.
Medical Park Gebze Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Sümeyye Keskin, deprem gibi travmatik doğal afetler sonrasında uykusuzluk, kabus görme, iştahsızlık, odaklanma güçlüğü, konuşma isteksizliği, sürekli tetikte olma gibi gerilim yansımalarının görülebildiğini belirtti. sosyal çevre ve kayıplara göre değişebilir. İyileşmenin ilk adımı kabullenmektir. “Travma yaşadığını ve bu belirtileri yaşamasının normal olduğunu kabul eden birine uygulanan yöntemler çok daha hızlı sonuç verecektir.”
Medical Park Gebze Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Sümeyye Keskin, beyin sarsıntısı sonrası görülen tansiyon bozuklukları hakkında açıklamalarda bulundu.
KİŞİNİN DUYGUSAL ALANINA SAHİP OLABİLİR
Deprem gibi travmatik doğal afetler meydana geldiğinde toplumun yüzde 15’inin travmaya bağlı gerilim tepkileri yaşadığının bilindiğini belirten Uzm. Klnk. Ps. Keskin, “Bu gerilim tepkileri arasında uykusuzluk, kabus görme, iştahsızlık, konsantre olamama, konuşmak istememe, sürekli tetikte olma vb. olarak görülüyor. Travmanın birey üzerindeki fiziksel etkisine, yaşa, sosyal çevreye ve kayıplara göre yansımalar değişebilir. Depremin bireyleri hem bilişsel, hem davranışsal hem de sosyal olarak etkilemesi, kişide duygusal bir boşluk oluşturmaktadır. Bu duygusal boşluk zamanla büyür ve tepkilerin süresi uzadıkça önce akut gerilim yansıması (AST) sonra travma sonrası gerilim bozukluğu (TSSB) olarak ortaya çıkar.
DEPREMDEN ETKİLENEN 4 GRUP
Depremden etkilenen 4 ana küme olduğunu belirten Uzm. Klnk. Ps. Keskin bunları şu şekilde sıraladı:
- “Birinci küme: Bire bir deprem yaşamış kişiler. Can ve mal kaybını bizzat yaşayanlardır.
- 2. küme: Depremi bizzat yaşamamış, yakınlarının birebir yaşamış olduğu kümedir.
- Üçüncü küme: Deprem bölgesine yardım götüren kişilerden oluşur. Bu kişiler yetkili veya istekli olabilir.
- Dördüncü küme: Şahsen veya yakınları depremi yaşamamış, ancak depremi medya ve bireyler aracılığıyla öğrenmiş olanlar.
STRES YANSIMALARI HERKESE BİR OLABİLİR
Depremin fiziksel ve ruhsal etkilerinin her kümede farklı olsa da yarattığı gerilim tepkilerinin benzer olduğunu belirten Prof. Klnk. Ps. Keskin, “Deprem mağdurlarında görülen kabuslar ile televizyonda olaya tanık olan kişilerde görülen kabuslar benzer olabilir. Farklı olduğu yer, kabusun sıklığı ve şiddetidir. Depremden sonra bazı kişilerin stres belirtileri azalır ve birkaç gün içinde psikolojik olarak iyi olma durumuna ulaşılır. Ama bazıları için durum o kadar kolay ve geçici değil” dedi.
BELİRTİLER 3 KONUDA GÖRÜNÜYOR
Travma sonrası gerginlik belirtilerini 3 ana başlık altında toplayan Dr. Ps. Keskin dedi ki:
- Olayı tekrar tekrar canlandırma (Flashback): Hatırlamak istemese bile zihni her zaman travma ile meşguldür. Bu niyetlerden rahatsız. Terleme, kalp çarpıntısı, sıcak basması görülür. Travmayı hatırlatacak bir unsur olmasa da akla gelen görüntüler kişiyi oldukça rahatsız eder. Bireylerin yüzde 30’unda kendi beden ve duygularından soyutlanma (duyarsızlaşma) ile çevre ve nesnelerden uzaklaşma (derealizasyon) belirtileri aynı anda görülmektedir. Travma yaşayan kişi, kendi duygu ve heyecanlarını tarif etmekte zorlanır, kendisine ve çevresine yabancılaşır, olayları yaşayan kendisi olmasına rağmen, olayları sanki bir yabancıymış gibi gözünde canlandırır.
- Kaçınma: Size travmayı hatırlatacak herhangi bir durumdan kaçınmak için bir eylem gösterir. Niyetini bastırmak için olayı hatırlatan kişi, yer ve konuşmalardan kaçınır.
- Fiziksel ve duygusal yansımalarda çok uyarılmış: Olası tehlikelere karşı her zaman tetiktedir. Ses ve fiziksel temasa anında tepki verir. Örneğin, bir kişi ani bir kapı çarpmasına aşırı tepki verir ve travmayı yeniden yaşayacağını düşünür. Travmayı bir daha yaşamamak için sürekli tetiktedir.
KABUL ŞİFA İÇİN İLK ADIMDIR
Travma sonrası gerginlik bozukluğu yaşayan birine yaklaşırken dikkat edilmesi gerekenlere değinen Uzm. Klnk. Ps. Keskin, “İyileşmenin ilk adımı kabullenmektir. Travma yaşadığını ve bu belirtileri yaşamasının normal olduğunu kabul eden bir kişiye uygulanan sistemler çok daha hızlı etki edecektir. Yaşadıklarının bir travma olduğunu kabul etmesi ve bir temel atması gerektiğini sabırla beklemek gerekir. Travma yaşayan kişiyi manevi yardıma zorlamamak gerekir. Yaşam kalitesinin düştüğünü fark ettiğinde gerekli takviyeyi kendisi isteyecektir. Ancak intihar düşüncesi varsa kişinin bunu kabul etmesini beklememek ve gerekli kurum ve kuruluşlara haber vermek önemlidir.
BİREY YALNIZLIK HİSSİNİ YAŞAMALIDIR
Bireyin yalnız olmadığını belirtmemiz gerektiğine dikkat çeken Uzm. Klnk. Ps. Keskin, “Mümkün olduğunca sakin ve anlayışlı yaklaşılmalı. ‘Zaman geçer, herkesin unuttuğu gibi sen de unutursun’ yerine, ‘Yanında olduğumu bilmeni isterim’ gibi cümleler kullanmak, travma yaşayan kişinin kendini inançlı hissetmesine yardımcı olur. Gereksiz, yanlış ve alakasız bilgiler karşı tarafa aktarılmamalıdır. Aksi takdirde travmayı tetikler ve daha da büyümesine neden olur. Travma yaşayan kişi çocuk ise; Onu yargılamadan, sorularla boğmadan yanında olduğunuzu hissettirmek değerlidir. Çünkü çocukların yaygarası daha ağır ve analiz becerileri artık gelişme aşamasında” dedi.
UZMAN DOKTORDAN EK ALINABİLİR
İletişim kurarken konuşmadan bile sadece sarılmanın travmayı düzeltme gücüne sahip olduğunu vurgulayan Uzm. Klnk. Ps. Keskin, “Sarılmak, ‘ben buradayım ve her koşulda yanındayım’ ifadesinin eyleme dönüşmüş halidir. Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, iş ve okul performansının düşmesine neden olan, sosyal çevre ile ilişkilerde başarısızlığa yol açan, intihar düşünceleri ile insanlara ve dünyaya güven kaybına yol açan belirtiler varsa bir ruh sağlığı uzmanından destek alınmalıdır. kesinlikle aranır.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı